Koronavirüsün meslek hastalığı sayılmaması, liyakatsiz atamalar, sıhhat çalışanlarına rağmen durdurulamayan şiddet, 3600 ek gösterge, sendikalara yüzde 1 mahzuru üzere pek çok münasebetle bir ortaya gelen sıhhat çalışanları 8 Şubat’ta seslerini duyurmak için bir sefer daha harekete geçti. ‘Görevimizin başındayız, hak ettiklerimizi, kelam verilenleri istiyoruz’ diyen Sıhhat Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis önünde basın açıklaması yaptı.
Sıhhat sistemi liyakatsiz atamalar, çalışma saatlerinin insan limitlerini aşacak seviyede artması, durdurulamayan şiddet olayları, 3600 ek göstergede yapılan haksız uygulamalar, sendikalara uygulanan yüzde 1 mahzuru, alınan ve hak edilmiş unvanların geri verilmesi, 5 dakikalık muayene müddeti dayatması üzere pek çok probleme karşı sıhhat çalışanları 8 Şubat Salı günü tekrar bir ortaya gelerek yansısını ortaya koydu.
Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Servis önünde basın açıklaması gerçekleştiren Sıhhat Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) ismine açıklama yapan Genel Sekreter Dr. Yiğithan Okar liyakatsiz atamaların sıhhat sistemini çöküşün eşiğine getirdiğini, haksızlıkların artık tüm çalışanlar için dayanılamayacak boyutta olduğuna dikkat çekerek, “Bizler vazifemizin başındayız, kutsal gördüğümüz misyonumuzu ifa edebilmek için bir kere daha, yüksek sesle uyarıyoruz: Bilimsellik sıhhat sisteminin olmazsa olmazıdır. Liyakatsiz atamalarla işleyişi engelliyorsunuz. Nitelikli çalışanlarımızı sistem dışına itiyorsunuz. Bu kadar haksızlığın olduğu yerde hala hizmet varsa bu da sıhhat çalışanlarının fedakarlığıdır!” Başta biz doktorlar olarak tüm sıhhat çalışanları 2 yıldır pandemi ile cansiperane bir uğraş içerisindeyiz. Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği bu güç günlerde bu emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Pandemi boyunca daima alkış tuttuğunuz bizler haksız performans sistemi yüzünden ekonomik olarak çok güç kaybettik, kaybediyoruz. Emekliliğe yansımayan iki üç dört kalem maaş sistemi ve performans üzerinden bizlere ödenen sistemsiz, istikrarsız ve de haksız fiyatlar şiddetle artan enflasyon karşısında gün geçtikçe eriyor. Sıhhat çalışanlarına artırım diye müjdelenen düzenlemeler konusunda hala bir gelişme yok. Tüm bu problemlerin üstüne sıhhatte giderek artan şiddeti, dünya standartlarından çok uzak 5 dakikada muayene sistemini, asistan tabip arkadaşlarımızın 36 saate varan mesailerini, ağır iş yükünü ve maruz kaldıkları mobing’i, hasta garantili kent hastanelerini, makus pandemi metodunun üzerimize bindirdiği yükü, bakanlık ve hastane idarelerindeki liyakatsizliği de eklediğimizde sıhhat sisteminde yeniliklerin gerektiği gözler önüne serilmektedir. Sıhhatte geldiğimiz nokta itibariyle bu nizam bu türlü sürdürülemez” sözlerini kullandı.
“HANGİ HAKSIZLIĞA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİMİZİ ŞAŞIRDIK”
“Hangi haksızlığa karşı sesimizi yükselteceğimizi şaşırdık” diyen Dr. Yiğithan Okar, “Sağlık çalışanlarının sıkıntıları tek bir başlığa indirgenecek kadar az değil, pek çok farklı alanda, çok farklı aktörlerin neden olduğu meselelerle uğraş ediyoruz. Memleketler arası Çalışma Örgütü (ILO) açıklamasıyla sıhhat çalışanları için ‘meslek hastalığı’ olarak ilan edilen Koronavirüs, Türkiye’de ‘meslek hastalığı’ olarak sınıflandırılmıyor. Pandemi ile gayrette hayatını kaybeden meslektaşlarımızın hakları hiçe sayılıyor. Sıhhatte şiddet tedbir alınmayan, bitirilebilecekken, çözülmeyen bir sorun olarak can almaya, can yakmaya devam ediyor. Liyakatsiz atamalar, bilimsellik unsurunu çürüttü. Nitelikli meslektaşlarımız istifaya zorlanırken, siyasi dertlerle başa getirilmiş isimler işleyişi imkânsız hale getirdi. 5 dakikalık muayene zorlaması üzere akıl almaz kararlar yaşanan kriz durumunu çözebilmek ortaya atıldı. Akıl dışı olduğu için sorunu çözmedi, tersine daha da derinleştirdi. Biz sıhhat çalışanları mesleğimizi yapmak, vatandaşa hizmet sunmak istiyoruz! Bunun önündeki mahzur yönetemeyen ve yanlış kararlar alan, haksızlıklara neden olan siyasi erk olmamalı! Vatandaşa sesleniyoruz; sıhhat en kritik hizmettir. Burada yaşanan haksızlıklara, yanlışlara, liyakatsizliğe karşı bir ortada durmazsak sistem işlemez. Sıhhat hizmeti verilemez. Yaşatmak için, gelin birlikte yürüyelim!” diye konuştu.
“SENDİKALARI HİÇE SAYDILAR, KAZANILMIŞ HAKLARI VERMEDİLER”
Sendikalaşmanın anayasal bir hak olduğunu vurgulayan SAHİM-SEN Genel Lideri Hasret Akarken ise, “Sendikalara getirdikleri yüzde 1 kısıtlaması, kendi denetimlerindeki sendikalara maaş artışı sağlarken, muhalif sendikalara üye çalışanlar hiçe sayılmışken Danıştay adaletli kararını açıklayarak hukuksuzluğun önüne geçti. Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, ‘merdiven altı sendikalar’ diyerek onlarca sendikayı ve binlerce üyesini küçümsedi. İktidarın her seçim gündeme getirdiği lakin bir türlü gerçekleşmeyen 3600 ek gösterge konusu hala tartışılıyor. Her meslek kümesinin ek gösterge düzenlemesine muhtaçlığı var. Kademeli bir ek gösterge düzenlemesi gerekmekte. Yardımcı hizmetler sınıfının kalkması eğitim öğretime nazaran düzenleme yapılması lazım. Artırımlı nöbet fiyatlarının geri ödenmesi günden güne her şeye gelen artırımlarla geçinmekte zorlananlar için ödeme zahmeti yaşatmakta ” diye konuştu. Askeri hastanelerde çalışan askeri işçinin özlük haklarını da hatırlatan Akarken, “26 Ağustos 2016 tarihinde çıkartılan kararnameyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ilişkin 33 askeri hastane Sıhhat Bakanlığı’na devredildi. Bu hastanelerde çalışan subay, astsubay ve sivil memurların özlük hakları ve pozisyonları ise hala tahlile kavuşturulmadı. Son olarak binlerce sıhhat astsubayının ve sivil memurun hak ederek kazandığı sertifikalardaki unvanları da ellerinden alındı. Danıştay İdari Dava Daireleri Heyetinin verdiği karar varken genel bir düzenleme yapılmamakta. TSK’dan devrolan sağlıkçıların özlük hakları yok sayılıyor. Bu vatan savunmasında mesai mefhumu gözetmeden yıllarda çalışmış bireylere yapılan büyük bir hukuksuzluk örneğidir” halinde konuştu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı